Uzun zamandır yaz
(a)mıyordum, artık işyerindeki arkadaşlarımda takip etmeye başladılar. Anlayacağınız iş yerinde gittikçe tanınmaya başlıyorum. :P Yeni öğrenenler benden hiç böyle bir şey beklemiyorlardı. :P Geçmişimi bilselerdi kimbilir neler derler. :) Zamanla konusu gelirse geçmişten de bahsederiz, halâ
Google amca da geçmişimin kalıntıları duyuyor ama paylaşımlarımın yedekleride bende duruyor, gerektiği durumunda kullanabilirimde. Neyse asıl konuya gelecek olursak uzun zamandır yazmıyordum ama
Genç Beyin dergisinin 116. sayısında 42. sayfada Eğitim|Öğretim alanında okuduğum daha sonra da
Doğan CÜCELOĞLU'nun sayfasında bulduğum yazıyı paylaşmak istedim. Birgün
Af ile geri döndüğüm Sınıf Öğretmenliği programını bitirme imkanı bulursam belki benzer bir projeyi uygulama imkanımda olur, kim bilir. Bir sonraki yazımda buluşmak dileğiyle..
Küçük Dip Not: Biliyorum konunun girişi ile başlık uyumsuz gibi ama bu da benim kusurum olsun.. :)
Hizmet Etmenin Tadını Almak
ema Öğretmen okul müdürünün izniyle öğrencilerden gönüllü bir grup
oluşturuyor: "Gençlerle Sohbet
Grubu" (GSG). Çevrelerinde ulaşabilecekleri, kendi evlerinde ya da
yaşlılar evinde kalan yaşlıları her hafta ziyaret edip 2 saat "sohbet" ediyorlar. Küçük bir
çiçek ya da kurabiyeyle gidiyor, büyüğün elini öpüp kendilerini tanıtıyor,
onunla içlerinden geldiği gibi sophbet ediyorlar. Sohbet genellikle 2 saat
sürüyor, bazen ev sahibi çok ısrar ederse daha uzun kalabiliyorlar ama 2
saatten fazla kalmamaya çalışıyorlar. Her hafta ayrı bir yaşlıyı ziyaret etmek
durumunu da araştırıyorlar.
Sema Öğretmen'e neden böyle bir program yaptığını
sordum. Söylediklerini sizin için özetleyeceğim:
·
Ziyaret edilen her yaşlının çok önemli hayat
tecrübeleri var. Sohbet esnasında farkında olmadan bu tecrübeler paylaşılıyor
ve öğrenciler farklı farklı hayat hikâyeleri dinleyerek kendilerince bazı
önemli kavramların farkına varıyorlar. Ayrıca sohbet sırasında kafalarına
takılan konular çıkıyor; kendi dillerinde, saflıklarında, oluğu gibi yaşlılara
soruyorlar. Can cana bir sohbet oluyor. Gençlerin enerjisi, heyecanı yaşlının
hayatına ilaç gibi giriyor; onları mutlu ediyor. Gençler de başka hiç bir yerde
bulamayacakları bir laboratuvarda, hayat laboratuvarında bir seyahat
yapıyorlar.
·
Öğrenciler ziyaret sonunda kendilerine özgüven
geliştiriyorlar. Çoğu defa gençleri hesaba katan, onlara önem verip kendini
anlatan kimse olmuyor. Bu ziyaretlerde gençleri görmekten çok mutlu olan,
kendilerine değer veren büyükler var. Gençler önemsendiklerini görüyor ve bir
insanı mutlu edebildiklerinin farkına varıyorlar. Böyle bir tecrübe gençlerin
özgüvenini artırıyor.
·
Yaşlılardan duydukları hayat hikâyelerinin
sayısı arttıkça hayatın sadece kişisel süreç olmadığını, ilişkiler ağı içinde
gerçekleştiğini, toplumun kültür yapısının önemli olduğunu anlamaya
başlıyorlar. Hayatta neler önemli, neler önemsiz, nelere gerçekten dikkat etmek
gerek, öncelikler neler olmalı konusunda ortaya zamanla bir resim çıkmaya
başlıyor. Bu ziyaretlerden sonra görüp duyduklarıyla ilgili aralarında
konuşurlarsa ziyaretler daha derin anlamlar kazanabilir.
·
Okulda öğrendikleri bilgilerin ziyaret
ettiklerin insanların hayatı çerçevesinde anlam kazanma ihtimali yüksektir. Bir
yaşlının anlattığı hikâye tarihî belge niteliğinde olabilir. Başkasının evinde
biyoloji derslerinde gördükleri bakteri, mikrop, salgın hastalık konusunu görme
imkânı olabilir. Okulda öğrendiklerinin hayatla ilişkisini kurmaya, daha derin
anlamlar yüklemeye başlayabilirler.
·
Kendilerinin güçlü ve zayıf yönlerini keşfedip
ileride nasıl bir meslek sahibi olacaklarını karar verebilirler. Bir yaşlının
hikâyesi öğrenciyi hukuk ve adalet sistemine yöneltirken, başka hikâye çocuk
doktoru olmaya yöneltebilir.
·
En önemlisi, hiç bir menfaat gözetmeden
başkasının iyiliği için emek ve zaman harcayan insanın gerçekten mutlu olduğunu
öğrenirler. Bu tecrübeden geçen öğrenciler ileride sivil toplum kuruluşlarında
gönüllü çalışmaya aday olurlar.
Türkiye’nin aydınlık geleceği için, selamlar, sevgiler.
Sema Öğretmen’i ve böyle programlar yürüten bütün
öğretmenleri kutluyorum. Çok önemli bir hizmet kapısı açtıklarına inanıyorum.
Öğretmenseniz siz de böyle bir program gerçekleştirme üzerinde düşünebilirsiniz
ya da yakından tanıdığınız bir öğretmen varsa umarım bu yazıyı okumasını
sağlarsınız.
Kaynak:Doğan CÜCELOĞLU