29 Aralık 2009 Salı

Ehliyet Yazılı Sınavı Soruları

26 Aralık 2009 tarihinde yapılan ve de benimde girdiğim Motorlu Taşıtlar sürücü Adayı Sınavının soru ve cevapları yayınlandı. Aslında bakmayacaktım ne yaptığıma ama ısrarlar üzerine oturdum yaptım. Kendi puan hesaplamamla ilk yardımdan 86,66 Trafikten 90 ve Motordan da 90 puan alıyor gözüküyorum. Hadi 5-10 puanda sapma olsun yine kurtarıyoruz :) Aslında motordan daha yüksek alırdım da yönlendirmeler olmuştu, baktım yanlışmış onlarda (: Şimdi bir Direksiyon Sınavı kaldı. Zannedersem sonuçlar 11 Ocak’ta açıklanıcak, 16 Ocak’ta da Direksiyon Sınavı yapılır ve bu dertten de kurtulmuş oluruz inşallah. Tabi bundan sonra daha büyük dertler başlıyorya onlarda da dikkatli olmak lazım.

22 Aralık 2009 Salı

MTS Adayları Sınav Yerleri

Uzun zaman olmadı ama uzun zamandır beklediğimiz Ehliyet almak yazılmış olduğum 26 Aralık tarihinde yapılacak olan yazılı sınavı geldi, çattı ve sınav yerleri belli oldu :) Kitaptan çalışmayla Motor dersini pek kavrayamamıştım ama internetten videolu motor dersi araryıp Zirve Motorlu Taşıtlar Sürücü Kursunun sayfasındaki videolu motor derslerini izleyince epeyce bir kavradığımı söyleyebilirim. Sadece kitapbı okuduktan sonra 24 ekim 2009 tarihinde çıkmış soruları çözüm İlk Yardım:22D, Trafik:42D, Motor:27D yaptık ve motordan kaldık :) Videodan(hemen sonra değil ama) sonrada 22 Ağustos 2009 da çıkan soruları çözüm İlk Yardım:24D, Trafik:47D, Motor:30D yaptım ve sınavdan geçtim inşallah sorunsuz bir şekilde geçerizde başımızdaki sıkıntıyı atlatmış oluruz.

Bunun yüzünden derslerime çalışamıyorum 4 Ocak’ta(yani gelecek sene:P) Finallerim başlıyor ama çalışmaya başlayamadım bile ve bazı dersler vizelere göre daha zor olacak gibi gözüküyor. Ha bu arada ders demişken ‘Küresel Ekonomik Kriz’ ile ilgili elinde 5 sayfalık (kopyala yapıştır olmayan, okuyacaksın kendi cümlerinden katacaksın) filan güzel bir kaynağı bulunan varsa göndermek isteyene hayır demem :) Çünkü hoca ona göre finalde +15 verecek. Tabi kopyala yapıştır olursa –15 verecek :) Ben biraz araştırdım yaptım ve hazırlayarak başka bir hocamıza gösterdim olmuş mu vermeye değer mi diye ama olmamış :( Önce bir girişini kendi cümlelerinde oluştur sonra bu kaynakları yazının en sonunda kaynakça olarak belirt, bu yazılar arasında birbiri ile bağlantı olacak daltan dala atlama gibi olmayacak, anlatılan kısımlara kısa özetleyen başlıklar koy, sonunuda kendi cümlelerinde bağlayarak kendi yorumunu katıcaksın şeklinde öğüt verdi ama nerde bende o kadar geniş vakit okuda düzene koy :) Şöyle Uluslararası İlişkiler ile bağlantısı olan bir hayırsever elinde hazır varsa yardım etse ne makbule geçer değil mi :P Konu nerden nereye saptı görüyor musun:) Yani düşünen olursa son günde 25 Aralık’tı  :a

3 Aralık 2009 Perşembe

Aynı Anda Hem Lisans Hemde Yüksek Lisans

YÖK’ten gelen bir yazı ile aynı anda hem Lisans hemde Yüksek Lisans yapılabileceğini öğrendim. Açıkçası konu hakkında biraz daha ayrıntılı bilgim olsa bu fırsatı değerlendirmeye çalışırdım. Bilmiyorum Yüksek Lisansı Uzaktan Eğitim olarak yapılacak şekilde mi söylüyorlar. Uzaktan Eğitimde Eğitimdir tabi ama Yüksek Lisanslarda ücreti fazla olduğundan ben yapamam gibi. Bu konuyu araştırıp aynı zamanda Yüksek Lisans bitirebilsem ne mükemmel olur, hayırlısı bakalım. :) (Mühendis Bey duyurulur :P)

Danıştay 8. Dairesi tarafından verilen bir ara kararda 13.04.2006 tarihli Yükseköğretim Genel Kurul toplantısında alınan ve Yükseköğretim Kurumlarımız bünyesinde aynı anda  Lisans ve Lisansüstü Eğitim yapılamayacağı konusundaki karara ilişkin yürütmeyi durdurma kararı alındığından, söz konusu 13.04.2006 tarihli Yükseköğretim Genel Kurul Kararının iptal edilmesine 12.11.2009 tarihli Yükseköğretim Genel Kurul Toplantısında karar verilmiş.

1 Aralık 2009 Salı

Sürücü Adayı

Aslında araba sürmek hiçte zor değilmiş, versinler arabayı sabahtan akşama kadar süreyim :) Kendi araban olunca daha da kolay ve rahattır zannedersem. Direksiyon Sınavını garantiye aldık diye düşünüyorum, şuanda tek düşüncem 26 Aralık’ta yapılacak olan yazılı sınavdan geçmek. Ondan geçtikten sonra tam teşekküllü sürücülüğe ilk adımı atmış olacağım inşallah.

23 Kasım 2009 Pazartesi

Üflediler Söndüm Karanlıkta Gönlüm

Şair değilim ama ayak sesinden tanırım hüznün hasını:

Kaynak: Beni Unutma

Üflediler söndüm karanlikta gönlüm
Hiç bilmezdim ama derindeymiş pek derdim

Bak içime gör beni tut elimden yak beni
İstemezsen bu aşkı otur baştan yaz beni

Aklım nasıl şaşkın sevdam deli taşkın
Sen görmezsin amma narındayım ben askin

Bak icime gor beni tut elimden yak beni
İstemezsen bu aski otur bastan yaz beni

Söz :Neşe Şen
Beste : Cem Yıldız
Yorum : Olgun Şimşek

Dün akşam beniunutma sayfasında rastladım. Video başında yazılmış cümle, parça, herşey mükemmel bence.. Üflediler söndüm..

21 Kasım 2009 Cumartesi

Neyzen Tevfik - Azab-ı Mukaddes

Azab-ı Mukaddes



Sevgili cancağızım;


Sen azab - ı mukaddes nedir bilir misin? Bak anlatayım sana…



İki çeşme düşün. Yan yana duran iki çeşme. O iki çeşme -ki onların adı ayrılık çeşmesidir- hep yan yana dururlar, birliktedirler ama bir değildirler. Asla olamayacaklardır da… Onlar kendileri için tespit edilen ve tayin olundukları yerde durmak ve oradan akıtmak durumundadırlar. Buna mecburdurlar, buna mahkumdurlar…


Oysa su, bu durumdan bîzardır. Suyun şikayeti bu mahkumlara mahkum olmaktır. Çeşmeler onu kısımlara, parçalara ayırmaktadır. Bu bir canın parçalanması gibidir. Acı verir. Bu acıyla tadı değişir suyun, harareti değişir, saflığını yitirir. Acısı azaba dönüşür. Onun için tek kurtuluş çeşmenin ağzından akmaktır. İşte çeşmelerden akarken ki telaşı bundandır. Akar ve hızla yeniden bir olmak için koşturur.


Bizim çeşmemizden -yani ayrılık çeşmesinden- akan su diğer çeşmelerden akanlara nispetle şanslıdır. Bu kavuşmayı kolaylaştıracak, çabuklaştıracak bir tekne vardır. Su, bu tekneye minnettardır. İhtiyaç sahipleri gelip kendisinden bir miktar alıp götürseler de, o buna çoktan razıdır. Çünkü o, sonsuz bir kaynaktan gelmektedir, hiç tükenmez, usanmaz ve iştiyakla, hasretle akar teknenin içine…


İşte aynı kaynaktan gelip ayrı ayrı çeşmeden akmanın adıdır azab - ı mukaddes…


Bir mahkuma mahkum olmanın adıdır azab - ı mukaddes…


Şartların dayatmasıyla saflığını, zorunlu yitirmenin adıdır azab - ı mukaddes…


Ve ayrılmanın ve yeniden kavuşmanın adıdır azab - ı mukaddes…


Evet sevgili cancağızım; sevginin kaynağı tektir. Aşk ehli değişik yerlerdeki çeşmelerden, değişik zamanlarda akan su gibidir.




















































i
şt
e bi
z de s
en ve ben
yan yana du
ran iki çeşme
den akan su
gibiyiz.
Tek kaynaktan gelen, aynı tekneye
ayrı ayrı akansu gibi vesselâm. Bir
teknede yeniden yeniden yeniden
kavuşmak dileğiyle.

1 Kasım 2009 Pazar

Ebru’m

Görüntü0006 İstanbul’dan ayrılmaya yakın epeyce bir Ebru Kursu aramaya başladım(zaten ne yapmaya başladıysam hep ayrılmaya yakın başladım :) ve en erken başlayan kursun Birlik Vakfı bünyesi altında Emine Solak hocamız eşliğinde başlayacağını Facebook aracılığı ile Ebru Sanatına Gönül Verenler ( Emine SOLAK Öğrencileri ) gurup sayfasından öğrenmiş oldum ve hocamızla görüşmelerim sonucunda ayrılana kadar çift kurs görecektim ve öğrenebildğim kadarını öğrenmeye çalışacaktım ama sadece bir kursuna katılmak nasip oldu, başka olmadı. İnşallah ilk fırsatta sanatı icra edenler içinde olmak istiyorum. Hatta teknemi, kağıtlarımı ve birkaç malzememi bile aldım, belki burada yaparım diye ama vakit olmadığından ve suyu muhafaza edecek bir sıcaklık bulunmadığından(kışın buralar çok soğuk) hiç başlayamadım. Birlik Vakfındaki Kursta sağolsun hocamız Lale Ebru’su yaptırdı ve hayatımda yaptığım ilk Ebru oldu :) Çok zevkli bir sanat herkese tavsiye ederim..

29 Ekim 2009 Perşembe

Çagrı Merkezi Şikayeti!

Vakıf Bankasından açtırmış olduğum hesabım için kullanmam gereken İnternet Şubesi Giriş bilgilerimi öğrenebilmek için Vakıf Bankası Çağrı Merkezi olan 444 0 724 nolu telefonu aradım ama bir türlü bağlanamayınca kendilerini kendilerine şikayet ettim! Böyle bir şey olamaz diyorum, başka bir şey demiyorum. Garanti Bankası ile hiç böyle bir sorun yaşamamıştım. Çağrı Merkezi altyapısına biraz daha önem vermeleri gerek diye düşünüyorum. Laf açılmışken söylemeden geçemeyeceğim; bu bankada beğenmediğim bir diğer şeyde açtırmış olduğum hesaba ait ATM kartını adrese gönderim yapmamaları, illa gelip şubeden alacaksınız dediler ve öyle de yaptırdılar! Tuhaf uygulamaları var.

İyi çalışmalar, Bankanızdan açtırmış olduğum hesap numarama ait internet bankacılığı hesabına giriş için müşteri hizmetlerinizi x.10.2009 tarihinde aradığımda müşteri numaram verilmiş, giriş yapabilmem için bankadan sözleşme imzalamam gerektiği söylenmiştir. x+1.10.2009 tarihinde banka şubesine giderek gerekli sözleşmeyi yapmış tekrar müşteri hizmetlerini arayarak giriş şifresi ve kodu almam gerektiği söylenmiştir. x+1.10.2009 tarihinde müşteri hizmetlerini arayıp 10 dakika boyunca sırada beklememe rağmen müşteri hizmetlerinden yardım edecek bir kişiye bağlanamamış ve hat düşmüştür. Devamında aralıklı olarak tekrar tekrar ulaşma çabalarıma rağmen işlemimi gerçekleştirebilecek için herhangi bir müşteri temsilcinize ulaşamamış bulunmaktayım. Bu konuda mağduriyetimin giderilmesi husununda;
Gereğini bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla,
 

Cevap Müşteri Sorunları Çözüm Servisinden 4 gün sonra geldi;

         Sayın,

Bankamıza göstermiş olduğunuz ilgiye teşekkür ederiz.

Çağrı merkezi ile ilgili şikayetiniz yetkili birimlere iletilmiş olup, sorunun çözümü için çalışmalar devam etmektedir.4440724 çağrı merkezimizi arayarak internet bankacılığı şifrenizi alabilirsiniz.

Saygılarımızla,

MÜŞTERİ SORUNLARI ÇÖZÜM SERVİSİ

          444 0 724

www.vakifbank.com.tr

Çözüme ulaştın mı?:Evet ulaştım. Cevaptan sonraki aramamda 1dk 40sn civarlarında telefon bağlanarak müşteri temsilcilerinden Yasemin Hanım yardımcı olmuştu.

25 Ekim 2009 Pazar

Sahte Yazılım:Antivirus Pro 2010!

Adının Antivirüs Pro 2010 olduğuna bakmayın. Sahte bir yazılımdır! ki nerden nasıl çıktığını bile çözemedim. Dün buraya yazı eklemek için Windows Xp’den giriş yaparak Windows Live Writer ile yazımı yazma hazırlıkları yaptım. Biraz yazdım, biraz Tv izledim, biraz müziklere bakıp müzik dinledim ama bir ara nasıl oldu anlamadım Antivirüs Pro 2010 adında bir yazılım yüklenmeye başladı. Kullandığım Kaspersky virüs programının deneme sürümü bittikten sonra windows’u çok kullanmadığımdan herhangi bir virüs programı yüklememiştim o yüzden belki faydası olur diye yüklemesine izin verdim.

Yükleme yüklemişti ama açıkçası ben biraz kıl olmuştum. Programı kaldırdım ama ikide bir yine yükleme ekranı geliyordu. Saatte biraz geç olunca bilgisayarı kapatınca düzelir diye kapatıp yattım. Bugün gidip gitmedğini bakmak istediğimde hala aynı şekilde sahte yazılım kendini kurmaya çalışıyordu. İnternette biraz araştırma yapınca programın sahte bir yazılım olduğunu anladım ve kaldırmak için Malwarebytes adresinden free versiyonu download ederek sürücüleri taramadan geçirmek Sahte Yazılımı sistemden kaldırmak için yeterli oldu.

Ben Bu Sayfada yazan çözüm yollarının ilkini uyguladım ve artık adı geçen sahte yazılımla ilgili sorunum kalmadı şuanda.

Çözüm yolu olarak;

Malwarebytes adresinden Download free versiyon yazan yerden programı indirerek kurun. Program kurulduktan sonra programın güncellemesini yapın. Tarayıcı(Scanner) kısmından Gelişmiş Tarama(Perform full scan) seçeneğini tikleyerek Tara(Scan) yazısına tıkladıktan sonra gelen seçeneklerden tüm sürücülere seçerek Taramayı Başlatın(Start Scan).

Tarama bittiğinde Show Results diyince bulduğu zararlıları görebilirsiniz. Tümünü Seç(Remove selected) diyerek biraz bekliyorsunuz.

Daha sonra bilgisayarı yeniden başlatma uyarısı verecektir evet diyerek bilgisayarınızı yeniden başlatarak bilgisayarınız tekrar açıldığında kurmuş olduğumuz Malwarebytes' Anti-Malware isimli programı çalıştırarak Karantina(Quarantine) kısmından Tümünü Sil diyerek işlemimizi solandırmış oluyoruz. Eğer Başlat>Programlar kısmında tıklanınca kısayol uyarısı veren programlar olursa el ile bu kısayolarıda silebilirsiniz.

24 Ekim 2009 Cumartesi

Havadan Sudan

Sema Hanımın dediği gibi Başlık Bulmak Ne Zor İş, yazı yazmasıda o kadar kolay değil hani :)
Buraya geleli 20. günün içindeyim. Yıllardır hasta olmamışken ilk hastalığımızı geçirmiş olduk. İstanbul’dan ilişkimi kestiken sonra 15 günlük mehil iznimi kullanmadan hemen iş başı yaptık. Yaptık ama ne yaptık! Ortada oda yok, masa yok, bina yok :) Bir odada üç kişi bir masanın başında halâdır idare ediyoruz. Açıkçası iki bayanın arasında tek olunca kendimi rahatsız hissediyorum. Ama sözünde iyi insanlar?
İlk izlenimlerime göre ... çoğu kendilerini biz nasıl istersek o olur statüsünde görüyor ki bana dahaca rast gelmedi ve inşallahta gelmez. ... çalışıyorsun diye nolmuş! Senin gördüğünün kaç katını gördük be! diyesim geliyor. Kendi aralarında konuşmalarında rastlayınca içimden sayıyorum zaten :) Geçen sene yatırdığım fazla harç parasını da almayı planlıyorum ama bakalım nasıl karşılayacaklar..
Derslerde artık Dalıp Gitmek olmuyor. Sena hanımın son buluşunu denemedim ama yanımda ıslak mendil bulundurduğumdan gerekirse deneyeceğim ilk çözüm yolu olacak.
Allah razı olsun, nazarlarsan saklasın çok iyi bir Dekan Yardımcımız var. Bazı günler dersim saat 3’te başladığından hocam erken çıkabilir miyim dedim; tabi tabi erken çık derslerinden geri kalma diyerek anlayışla karşıladı sağolsun. Aslında Lisans mezunu olsaydık yüksek lisansı filanda yapmamızı sağlardı. Şimdiden onun temellerini atıyor gibi. Okumak şart!
Arkadaş olduk, abi olduk, hoca olduk, kanki olduk, olduk da olduk.. :) İlk günlerde işten çıkıp takım elbise ile okula girince çocuklar beni hoca zannettiklerinden hemen hurra sınıfa doluşuyorlardı, 3-4 gün bu böyle devam etti :) Çok komiğime gitmişti açıkçası :) Nereye girsem herkes önce hocam diye hitap ediyor :) Dersler iyi gidiyor ama bakalım 7 Kasımda sınavlar başlıyor o zaman belli olacak nasıl olduğu. Kitap paralarıda el yakıyor. Hocalar hem anlattıklarımdan hemde kitaptan sorumlusunuz, kitap alıp almamakta serbestsiniz ama ben sorularımı bu kitaptan soracağım! diyor..
Gece yarısı eve yürüyerek çıkmak çok zor geliyor ve bu yüzden ehliyet kursuna yazılmaya karar verdim. (Ama Porsche alamam gibi onuda ileride telafi ederim inşallah)  Dahaca yazılmadık, zannedersem önümüzdeki hafta evraklarımı tamamlayıp kayıt yaptıracağım. Ama şu sorun var fiyat konusu! Tek kurs olduğundan fiyatlar kişiye göre değişiyor :) Üniversiden öğrenci yazılmış 500 demişler, iş yerinden yazılmışlar 400’e anlaşmışlar, bugün babamla konuşurken amcamın oğlu yazılmış 350’ye anlaşmışlar bana da 475 ama 450 yaparız hocam dediler :) Öyle ya da böyle fiyatta bir şekilde anlaşıp yazılmak gerek yoksa, kışın yağmurda, karda gece gece o kadar yolu yürümek çok zor olacak gibi! :(
Güne(hani kadınların altın günü filan olur her hafta/ay bir kişide altınlar toplanırya işte öyle) yazıldım :) Aylık 250 lira vereceğim zannedersem 8 kişi var ve en son bana gelecekmiş :)
Daha odama yeni yeni kurulmaya başladım, yakın zamanda kutularımı da boşaltıp İstanbul’dayken yapmış olduğum ilk Ebru’mun fotoğrafımı ekleyeceğim. Aklıma gelenler böyle.. (:
Özledim..

11 Ekim 2009 Pazar

Dalıp Gitmek..

Cuma günü 20:00-21:00 arasındaki ders saatinde neredeyse aynen böyleydim, kendimi zor tuttum. Saat 23’e kadar olan derslerin zamanında bir şey olmadı, dersi dinç bir şekilde takip edebildim ama haftanın son gününde kendimi ayarlayamadım. Aksilik derse gelen hocada çalıştığım yerden geliyor. Bir diğer aksilikte dersi iyi dinleyip takip edebilmek içinde en ön sıraya oturmuştum. Dersin son 10-15 dakikasında gözlerimin kendini zor tuttuğunu çok iyi farkediyordum ama yapacak bir şeyde yok. Bünyemiz zamanla alışacaktır. En uzun soluklu ders haftam oldu :) Önceden hep 4 gün gidip beşinci gün bırakmıştım ama bu sefer 5. günde gittim ve devamınıda gelecek inşallah. Yabancı Dil hocası biraz zorlayacak gibi ama zamanla alışacağız. Ne yapalım başa gelen çekilirmiş..

3 Ekim 2009 Cumartesi

Bize Her Yer İstanbul (:



Koskoca 4 yılı bitirdik. Ekim 2005’te geldiğim İstanbul’dan yine Ekim ayında ayrılıyorum. Ekim ayında da epeyce şeyler oldu gibi (:
Ekim 2005 x Üniversitesi'nde iş başı yapışım
Ekim 2006 İlk görüşüm ve konuşmam
Ekim 2008 Son görüşüm ve konuşmam
Ekim 2009 x Üniversitesi'nden ilişiğimi kesişim
Vedalaşırken sanki seviniyormuş gibi herkese karşı güler yüzlüydüm ama içimin acıdığını hiçbirisi görmedi. Aslında anlatılacak çok şey var ama bazı şeylerde sözün bittiği noktalar oluyor. Şu bir gerçek ki ayrılacak olmam çok zoruma gidiyor. Ablam, burda beraber büyüdüğüm iki yeğenim. . . .
İyisiyle kötüsüyle İstanbul serüveni burda bitiyor demiyorum, İstanbul serüvenine ara veriyorum.. Bugün burada son günüm, yarın yola çıkıp Pazartesi inşallah yeni görev yerimde iş başı yapacağım..

27 Eylül 2009 Pazar

Ertuğrul Osman Osmanoğlu*

Ertuğrul Osman Osmanoğlu kimilerine göre Son Osmanlı, kimilerine göre Osmanlı Hanedanlığının en yaşlısı idi. Allah Rahmet Eylesin. *İnna Lillahi ve İnna İleyhi Raciun. Dün Cağaloğlu’ndan doğru tramvay yolununa çıkarken polisler, kalabalık ve haberciler olunca dedim herhalde birisi kendini binadan atmaya çalışıyor ya da bir olay oldu o yüzden böyle kalabalık. Kalabalık içinde ilerleyerek II. Mahmut Türbesinin önünden geçerken gördümki oranın önünü kesmişler. Kalabalıktan geri dönmede dönemiyorum bir süre olduğum yerde kalmak zorunda kaldım. Beklerken durumun ney olduğunu yavaş yavaş konuşulanlardan anlamaya başladım. Haber ile ilgili ayrıntılara Zaman Gazetesi sayfalarından okuyabilirsiniz. Ben İlber Ortaylı’nın sözleriyle yazıma son vereceğim.

Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı:
Türbeye gömülmesi güzel bir jest

Çok mütevazı bir beyefendiydi. Tam anlamıyla bir Osmanlı'ydı. Birkaç dili çok iyi konuşuyordu ve bunun yanında çok temiz bir İstanbul Türkçesi vardı. Fransa ve Avusturya'da okuduğu için oraların dillerini de biliyordu. Yakın zamanda Başbakan kendisine yakın ilgi göstermişti. İkinci Mahmut Türbesi'ne gömülüyor olması da güzel bir jest oldu.

16 Eylül 2009 Çarşamba

Kandilin Mübarek Olsun*

İftar softasına oturduk, daha yeni orucumuzu açtık 2 dk ya oldu ya olmadı. Televizyonda filan kandilden de bahsetmemişti 5 yaşındaki yeğenim ‘Dayıi Kandilin Mübarek Olsun’ dedi :) Allah nazarlardan saklasın maşallah. Bu vesile ile herkesin Kandili Mübarek Olsun.. Fotoğraf bu adresten.

23 Ağustos 2009 Pazar

Müze Kart

Uzun zamandır almayı planladığım Müze Kartımı sonunda Cuma günü Ayasofya Camii girişindeki Satış Noktasından aldım :) İstanbul’da bir müzeyi gezmesi zaten 10 liradan fazla bu yüzden gezmek istediğim birçok yeri gezmeden kapısından dönmüşlüğüm vardır :) Öğrenci ya da Öğretmenseniz 10 lira değilseniz 20 lira vererek kartınızı çıkarttırabiliyorsunuz. Yanınızda bir fotoğraf bulunması yeterli 2 dk olmadan hemen hazır bir şekilde elinize kartınızı veriyorlar ve birkaç müzenin belli başlı bölümleri haricinde bu kart sayesinde 1 yıl boyunca ücret vermeden gezebiliyorsunuz. Çok güzel bir şey..

Bir Zamanlar..

DSC03209 DSC03207 Bir zamanlar doğup, büyüdüğümüz, yaşadığımız dede evi artık oturulmaz hale gelmiş, çökmüş.. Uzun zaman oturulmaz haldeydi onu biliyordum zaten ama böyle çatısının çöktüğünü duymamıştım, gidince gördüm hüzünlendim.. Altta bir zamanlar babamın işlettiği bakkal, yanında hayvanlar için ahır diğer adıyla tam :) Fareler için kedimiz bile vardı :) Girerdi çıkardı sobanın yanında yatardı. Köyü severim ama artık büyüdüğümüzden kendimize ait evimiz olmadığından kalmayı pek istemiyorum.

DSC03206 Zamanında babam bu evin önündeki yere ev yapmaya başlamış ama bir zaman sonra et mi ne çıkmış. Böyle et çıkması, yumurta filan olması büyü olma ihtimalini gösterdiğinden artık devam ettirilmemiş ve aynen olduğu gibi bırakmışlar..

Ebru Yarışması

ebruyarismasi Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün düzenlemiş olduğu Ebru Yarışması sonucunda Mansiyon ödülü almış bir Ebru çalışması. Ramazan Ayı için Sultanahmet Avlusunda açılmış olan standlarda sergilenirken gördüm ve kelimenin tam anlamıyla hayran kaldım. Suyu ve boyaları bu kadar iyi kullanıp insan siluetini kağıda çıkarmak büyük bir beceri olsa gerek. Çalışmanın sahibi Konya’dan Yusuf KARADUMAN.

Sultanahmet’te Ramazan

Biraz düşününce İstanbul’da Ramazan denilince benim aklıma da gerçekten Sultanahmet geliyor nedense :) Tamam bunun yanında Eyüp Sultan gibi Kutsal Emanetlerin bulunduğu yerlere gibi birçek yer var ama etkinlik bakımından fuar bakımından da en başta geleni zannedersem Sultanahmet olsa gerek. Etkinlikler içinde en fazla görmek istediklerim 40 Ney 1 Nefes ve Mızrabın Nefesi yani kısaca Ney olan bütün etkinliklere giderek dinlemek isterdim :)

Etkinliklerle ilgili düzelenmiş olan web sayfasına Sultanahmet’te Ramazan adresi üzerinden ulaşabilirsiniz. İnşallah bu Ramazan’ı en iyi şekilde değerlendirir ve boş geçirmeyiz..

19 Ağustos 2009 Çarşamba

Türk Blog Yazarları Sosyal Ağı

Sayısı çok fazla olan sosyal ağlardan sadece birisi olan Türk Blog Yazarları üyesi olduk! Daha doğrusu zaten üye idik ama artık onu kullanmadığımdan yeni üyelik aldım. Aslında öyle pek aklımda filanda yoktu ama Ömür Bey'in sayfasını ziyaret ederken sürekli Türk Blog Yazarları Üyesi Oldum yazısı gözüme batıyordu. Bir ara nerde yazmıştı bilmiyorum ama gözüme takıldı bir yerde artık üyeliklerin onay ile gerçekleştiğini yazmışlardı. Demek onay olayına geçmişler diyerekten üyelik başvurusu yaptık ama onay için ne gelen var ne giden :) Bende sen misin öyle yapan diyerekten eski üyeliğimdeki bilgileri düzenleyerek artık yeni üyeliğim oldu :) Tamam onay bir yerde gerekli olabilir ama kısa sürede de geri dönüş yapılması gerektiğini düşünüyorum. Umarım Mert Ulaş Bey bu konuda daha titiz davranır. Bana sanki topluluk biraz durgunlaşmış gibi geldi :)

8 Ağustos 2009 Cumartesi

Bilgisayarla Başı Dertte Olanlar!

Bu adresteki yazımda bilgisayarımdaki sorunlardan bahsetmiştim ve izin bitip İstanbul’a geldikten sonrada bu srunlar hala devam etti bitmek bilmedi. Aksilik format atmama rağmen halâ sanki virüs varmış gibi sürücüleri ayrı pencerede açıyor, gizli klasörlerimi göstermiyor. Bunun üzerine bilgisayarın kendi imaj cd’si ile format atmaya kendimi hazırlamaya başladım. Bunun yanında yakın zamanda çıkmış olan Pardus 2009 CD’sini indirerek yazdırdım. Öncelikle Windows XP kurulumunu yaptım, sonrasında D sürücüye Pardus 2009 kurulumunu yaptım ve bir nebze olsun rahatladım. Pardus’ta flash belleklerime harici harddiskime bakıp içindeki dosyaları kontrol edince içinde adını sanını bilmediğim bir çok dosya olduğunu gördüm ki zannedersem bunlar virüs! ya da trojan! türü bilgisayara zararlı dosyalardı. Linux işletim sistemlerinin virüslerle derdi olmadığından hepsini elle tek tek sildim rahatladım. Güya Nod32 ile hepsini tarattırmıştım! Hemde Lisanslıydı! Bilgisayardaki sorunları hallettik ama yazı yazmak için Windows Live Writer kullandığımdan(Pardus’ta tam olarak bunun yerini tutabilecek bir şey bulamadım) bunun için ön hazırlıkları yapmam gerekti. Virüs programı bulmalıydım, sonunda Kaspersky İnternet Security 2009 da karar kıldım. Akşam bir taramada geçirdim Nod32’nin birşey yok dediği harici harddikimde 2 tane trojan buldu! Bundan sonra herşey bir nevi tamam olmuş oldu ama bana windowstan halâ hayır yok gibi. İşim düşmetikte sonra windows kullanmayı düşünmüyorum ve herkesede ücretsiz dağıtım, türkçe ve virüs derdi olmayan Pardus öneriyorum! Kota derdi olanlar CD siparişi bile verebilirler. Ben siparişimi çoktan vemiştim, Pazartesi gibi elimde olunca yeniden kuracağım :)

24 Temmuz 2009 Cuma

Samsun Ziyareti

Zaten sayılı olan gidip, gezip, gördüğümüz yerler arasına ablamın düğünü vesilesiyle Samsun’da girmiş oldu :) Öyle ahım şahım bir yer mi? Bence değil. Bilmiyorum bunda belki fazla gezememiş olma ihtimalide vardır ama ben pek beğenemedim. Hele ki bir şeyden çok şikayetçiyim, o da yollarda oturacak bir bank olmaması! Tamam ara sokakları geçtim (ki bu ara sokak dediğim sokaklar en işlek yerleri oluyor) sahilde bile oturacak bank yok. Tamam güzel yürüyüş yolu yapılmış ama arada birde bir bank koyulurdu. Bank olarak ben sadece ‘Kurtuluş Yolu’nda gördüm. Ayaklarıma kara sular indiydi oturacak bir yer bulamadığımdan :)

Yolları da bana biraz karışık geldi gibi. İstanbul’da bile bilmediğim bir yere gitsem yolları bana çok tanıdık geliyor. Nerden nereye giderim nereye çıkar tahmin edebiliyorum, gittiğim yoldan rahat bir şekilde geri dönebiliyorum ama Samsun’da buna karar veremedim :)

Yeğen sayesinde gece gece LunaParka gitmiş olduk :) Go-Kart vardı. Aslında enişteyle beraber binebilirdim, niye söylemedin filan dedi ama benim Go-Kart rakibim başka (:

Darıca Kuş Cenneti gibi midir bilinmez(gidenlere sormak gerek :p) ama birde Hayvanat Bahçesi var. :) Öğrenci 25 kuruş, sivil 50 kuruş ile girip gezilebiliyordu. Akşama tekrar ineriz ablamlarla beraber gezeriz diye girip gezmedim. Zaten gezmekte nasip olmadı. Akşam aşağıya inmeden dönüş yaptık. İnşallah bir dahaki sefere.

Kurtuluş İskelesi ve Yolu görülmeye değer yerlerden birisi. Hemen yanında da Yabancılar Pazarı diye bir alış-veriş yeri var. Aynı çeşit şeyi satan bir çok mağaza yan yana, karşı karşıya duruyor. Acaba nasıl para kazanıyorlar, kiralarını nasıl ödüyorlar çok merak ediyorum. Allah yardıma ihtiyacı olanların yardımcısı olsun. Koskoca yerde almaya heves ettiğim tek şey Matruşka Bebeklerdi. 5-10-15 liralık çeşitleri vardı ama nedense almadım :)

Birde Sevgi Gölü vardı. Güzel bir yerdi, isim olarakta güzel bir isim koymuşlar bence. İşte Samsun ziyaretinden izlenimlerim bunlar. Gittim, gezdim, gördüm ve Fotoğrafların arkasındaki hayatta böyle işte..

22 Temmuz 2009 Çarşamba

Bilgisayardan Anlamayıp Bilgisayarı Olmak!

İki günlüğüne Samsun’a gittim geldim, bilgisayarımın başına gelmeyen kalmamış :) Cuma gününden beri düzgün çalışır hale getirmeye çalışıyorum. Yavaş yavaş son halini vermeye başladım çok şükür ama halâ bir yerlerde sorunlar çıkabiliyor. İnternete bağlanmak için Wirelees arada sırada gidiyordu ama Fn+F2 tuşuna basınca tekrar aktif oluyordu ve bağlantı yapabiliyordum. Lakin geldiğimde nedense Fn Fonksiyon tuşu artık işlemiyordu. Bilgisayarımda sürücülere girmek istediğimde girmiyor ancak Başlat-Çalıştır’ dan kısayol adresini( C: , D: gibi) yazarak giriş yapıyordum. Böyle sorunlar olmasının sebebi zannedersem abim kendi bilgisayarının adaptörü bozuldu diye benimkini aldı ve bilgisayar hızlı açılsın diye msconfig kısayolunu yazarak bazı ayarlarını değiştirmiş o yüzden bu sorunlar çıktı. İnternette aradım format attım halâ Fn sorununa çözüm bulamadım. Belki bir şey eksik olmuştur diye ikinci defa format atarken bütün sürücülere format attım ama hala çözülmedi. Driver CD’si yanımda olmadığından da internetten indirerek kuruyordum. El ile wirelees aktif etmeden tutunda her türlü şeyi internette aradım ama kimse çözüme kavuşturabilmiş değildi. Sonunda driver listesini kontrol ederken şu olabilir diye düşündüğüm ATK adlı kontrol driverı Fn tuşunun ilacı oldu da halloldu çok şükür. Ama sorunlar ardı ardına kesilmek bilmedi. Gizli klasörlerimi göster diyorum göstermiyor. Sabit diskleri ayrı pencerede açıyor. İnternet Explorer 8’i yüklüyorum güncel olmamış gözüküyor. Sık kullanılanlar yedeğimi yüklüyorum adresler çalışmıyor. Nokia PC Suite kuruyorum bir şey eksik diyor. vs.vs.vs… Bunlarla uğraşmak ve çözüm yolu aramaktan neredeyse fotoğraftaki adam gibi oldum :) İstanbul’a dönüşte temiz bir format daha atıp Pardus 2009 ile devam etmeyi düşünüyorum. İşte böyle bilgisayardan anlamazsan uğraşırsın da uğraşırsın vesselam.. Fotoğraf Google kaynaklı.

29 Haziran 2009 Pazartesi

Video Upload Siteleri!!

Bilindiği üzere en bilindik video sitesi YouTube ama aynı zamanda da Türkiye üzerinden girişi yasak olan bir site :) Siteye giriş için ya bilgisayar ayarları üzerinde değişiklikler yapmak gerekli ya da proxy hizmeti sunan siteler aracılığı ile giriş yapmak gerek. Tabi kişi kendisi bu ayarları yaparak giriş yapsa bile, videoyu upload ederek kendi blogundan paylaşan kişinin sitesini ziyaret ederek videoyu izlemek isteyen kişilerinde bunlar hakkında bilgileri olması gerekli ki herkesin bilgisi olmayabiliyor. O yüzden blogumda bir video paylaşacak olduğumda genelde Google Video tercihim olurdu ama yakın zamanda da burda artık upload hizmeti durduruldu. Hal böyle olunca yeni ve sağlam upload siteleri arama yoluna koyuldum ama hem alanı fazla olan, hem uzun süreli olan, hem videoyu hızlı oynatabilen, hemde video oynadıktan sonra ve oynarken saçma sapan video örneklerini göstermeyen yerler arama yoluna koyuldum. Önümde MSN Video, Vimeo, Dailymotion.. gibi sayabileceğim birçok seçenek var gibi ama ben birçok seçenek var sayılır ama Yahoo Video üzerinde karar kılacağım gibi gözüküyor. Önerebileceğiniz yerler varsa onlarıda değerlendirebilirim.. :)

28 Haziran 2009 Pazar

Eminönü-Kadiköy İskelesi

Evet fotoğrafta görüldüğü üzere Eminönü-Kadıköy İskelesi kapalı :) Ben bu iskelelerin böyle erken kapandığını bilmezdim :) Daha saat 21:15 ve Eminönü’den Kadıköy’e vapur kalkmıyor. Bir an panikledim ama Allah’tan 21.30 da kalkan Üsküdar vapuru vardı, yoksam kaldıydık kapıda :) Daha hava yeni kararmaya başladı diye (fotoğrafta gökyüzünden de anlaşılıyor bu) bende öyle rahat rahat Laleli, Beyazıt, Sultan Ahmet, Gülhane, Sirkeci geze geze aşağıya doğru iniyorum. Ama şunu öğrenmiş olduk havanın kararmasına göre değilde, bu saydığım civarlarda özellikle saate göre çalışılıyormuş. (paratez açacaktım vazgeçtim)  Meselâ kışın saat 18-19 civarı yatısı ezanı bile okunurken bu saydığım civarlarda kalabalıktan geçilmez ama daha saat 20 civarı hava aydınlık, güneşin batmasına yaklaşık 1 saat daha varken Eminönü, Sirkeci ara sokaklarında, Mısır Çarşısının arkalarında neredeyse kimsecikler yoktu. Bütün esnaf kepenklerini kapatmış/kapatmak üzereydi. Bu bize ders olmuş oldu. Eğer vapur ile bir yere gidilecekse satleri iyi ayarlamak gerekliymiş. :) (Gece dışarı çıkmak yasak ama . . . )

Esma Günlügü Sohbetleri-Senai Demirci

- Sen Vacipsin. Vacipsin ki varlığın bir ebede dayanamaz..

34- Hamid olan sen kullarının şükrünü yine sonsuz şükür ve ..

57- Mü’min olmasan sen.. Göz gördüğüne kanmaz, kulak duyduğuna inanmaz mı? Kalp sevgiyle doymaz mı? Ruh varlığına razı olmaz mı? Akıl beni kandıramaz. Hayâl yere göğe sığmaz. Varlar varlığına sevinemez. Rüzgâr yüzlere bakamaz. Şükür ki güvendin bize , şükür ki bu toprak bedene..

40- Hay.. Hay’sın ki toz olmuş toprağım bulut olmuşa döndü. Bakılmaz olmuş yüzüm, senin için ebedi birlik severiz. Ebedi birliğe, ebedi hayata beni sen aday edersin. Hay’sın ki ben ölmüş olsam da..

Senai Demirci hocamızın Esma Günlüğü sohbetlerinden bir kesit daha :) Bu sohbetinden sonra daha gidemedim ve artık gitme imkânımda olmayacak gibi, bu çok büyük kayıp bana göre.. Ama sağlık olsun, gönüller bir olsun yeter değil mi :) Mümkün olduğunca bu kesiti yazıya aktarmaya çalıştım. Bazı yerlerde tam hangi kelime olduğunu kavrayamadığımdan hepsini yazıya çeviremedim. Eğer ki yanlışlarım olmuşsa affola.

23 Haziran 2009 Salı

Çarsaf Günü’09

Görüntü0202 Ne mi Çarşaf Günü ? Bende daha bu günü Cuma günü görebildim :) Geçen yılda varmış ama ben rastlamamışım haydet! İlgimi çekti açıkçası. O günden beri ne demek olduğunu öğreneceğim derken fırsat bugüneymiş :)

Nerden nasıl öğrendiğime gelince, tutup içlerinden birisini çekip gel bu ne günüdür anlat demedim. Onun yerine internetin sayısız imkânlarından biri olan aramayı yaptım ve içinde sağlam bilgiler bulunan iki adres gösterdi bana :) Açıkçasıda beğendim çok sağlam bir etkinlik olmuş. Kültür Kulübünü ve İşletme Kulübünü tebrik ediyorum..

Etkinliğin ne olduğuna gelince 1. kaynağımız Radikal sayfaları. Sayın Pelin hanıma ayrıntılı yazısı için teşekkürler.

Mezun olan öğrenciler, arkadaşlarına yıllık yerine yerine mektup bıraktılar.

24/06/2008 PELİN DİNÇ (Arşivi)

Eskiden ilkokul ve ortaokullarda mezun olurken, herkesin hatırlayacağı gibi, öğrenciler birbirinin gömleğine unutulmamak için yazılar yazardı

13 Haziran Cuma günü, “bu çarşaf da ne” sorularını ve merakımı yanıma alarak İstanbul Üniversitesi Avcılar Kampüsü’nün yolunu tutuyorum. İstanbul Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanı Melih Diyala ve Kültür Kulübü’nden Aylin Öztürk beni karşılayarak sorularıma ve merakıma cevap bulabileceğim yere, yani İşletme Fakültesi’nin bahçesine götürüyorlar. Aldığım kısa notlar ve konuştuğum kişilerden öğrendiğim bilgileri size yazıyorum.
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi bünyesinde gerçekleşen İşletme ve Kültür Kulüplerinin işbirliğiyle hazırlanan ve geleneksel olma yolunda iddialı olan “Çarşaf Günleri”nin ilki, 13 Haziran Cuma günü gerçekleşti. Bu tarihte gerçekleşmesinin sebebi İşletme Fakültesi’nden mezun olacak kişilerin, dersliklere Cuma günü veda edecek olmalarıydı. Kulüplerin amacı ise, arkadaşlarının okuldaki son günlerini güzel geçirmesi ve bugünlerini ağlayarak değil de mutlu ve hatıra dolu bir şekilde bitirmeleriydi. Fakültenin duvarına büyük bir çarşaf asıldı ve mezun olacak genç işletmeciler, buraya imzalarını, isimlerini ve istedikleri notları yazdılar. Eskiden ilkokul ve ortaokullarda mezun olurken, herkesin hatırlayacağı gibi, öğrenciler birbirinin gömleğine unutulmamak için yazılar yazardı. Üniversitelerde herkesin bir forması olmadığı için, İstanbul Üniversitesi’nde “çarşaf” kavramı düşünülmüş ve uygulamaya geçilmiş, çok da iyi edilmiş! Üniversiteye olan bağlılığı daha da kuvvetlendirmek için ve varolan iletişimi koparmamak için gerçekleştirildiği söyleniyor. Çarşafın bir sene boyunca okulda saklanacağı ve gelecek sene, diğer çarşafın yanına asılacağı geleneksel olma yolunda ilerlediğini gösteriyor. Önümüzdeki sene organizasyonun daha da büyüyeceğini, mezunların da katılımıyla daha büyük bir kutlama yapılacağı ve bu kutlamanın sponsorlarla desteklenerek daha büyüyeceğini İşletme Fakültesi Kültür Kulübü Başkanı Burcu Mandal ve fikir öncüsü olan Pınar Tek dile getiriyor. Bir sonraki sene organizasyonun adının yine aynı olacağını fakat iç yapısında farklılıklar düşündüklerini söylüyorlar. Düşünüldüğünde oldukça mantıklı gelen ve adıyla da enteresan olan bugünde herkes dilediğince eğlenme fırsatı buldu. Canlı müzik ve DJ eşliğinde gerçekleştirilen bu organizasyonda, herkes üzülmek yerine bol bol eğlendi ve fotoğraf çektirdi. Bir köşede de İşletme Fakültesi ve her iki kulübün amblem ve baskılarını taşıyan kupa, rozet, tişört, anahtarlık ve kravat satışları vardı. Organizasyonun bir bölümünde İstanbul Üniversitesi’nde gerçekleşen fakülteler arası futbol turnuvasında, şampiyonluğu göğüsleyen İşletme Fakültesi’ne kupası verildi. En çok hoşuma giden kısmı, kreatif ve farklı düşünce tarzlarının kulüpler aracılığıyla birleştirilerek ve tamamen öğrenci destekli düşünülerek böyle bir organizasyonu gerçekleştirmeleri oldu. İlgimi çeken bir başka detay daha vardı: Bu yıl 40. mezunlarını veren, İşletme Fakültesi son sınıf öğrencileri için hazırlanmış panolar. Bu panoların her birinin üzerinde öğrencilerin isimlerinin bulunduğu zarflar vardı. Yıllık kavramının güncelleştirilmiş ve resim-yazı yetiştirme telaşından uzak, özgün yazıların bulunduğu, içten gelen samimi notları barındıran küçük zarfları herkes dilediğince doldurdu. Kiminin içine çiçek konulmuş, kiminin ise sadece ufak kağıtlar yerleştirilmişti. Zarfların özelliği isim yazılmaması ve üniversiteden anı olarak saklanacak elde tutulan belki de son hatıra olmasıydı. Düşünülen ve en önemlisi uygulamaya geçilen, emek verilen bu organizasyon benim aklıma birçok fikir gelmesine neden oldu. Yaratıcı düşüncelerin, hayata geçmesinin aslında elimizde olduğunu ve farklılıkların her zaman hayatta kabul gördüğünü bugün bir kez daha görmüş oldum.
PELİN DİNÇ
Maltepe Üni., Halkla İliş. ve Reklamcılık, 1. sınıf

2. kaynağımız ise iü sözlük sayfaları;

bu yıl istanbul üniversitesi işletme fakültesi avcılar kampüste kültür* ve işletme kulüplerinin ortak çalışmasıyla ilk defa gerçekleştirilen ve geleneksel bir hale getirilecek olan gündür. çarşaf gününün amacı, mezun ögrencileri okuldan güzel bir şekilde uğurlamaktır. gün içerisinde çeşitli canlı müzik etkinlikleri, fotograf cekimleri ve her mezun ögrenci için hazırlanan zarflara küçük özel notların yazılması gibi pek çok etkinlik düzenlendi. günün adının carsaf olmasının amacı da çok büyük bir çarşafın alana asılması ve bütün mezun ogrencilerce üzerine yazılar yazılması,imzalar atılmasıdır.*

21 Haziran 2009 Pazar

NFS 2 Underground

Ya bu oyun nasıl oynanıyor? Hani bu fzr2000 şifresi filan yazınca sana en hızlı arabayı veren bu yarışın en eski sürümlerinden vardı bende, o bence bundan çok çok iyi! Carrefour’da bu oyunun CD’sini 10 liraya satınca internetten indirsem zaten kotayı aşıp 10’dan fazla vereceğime orjinalini alalım dedik, aldık. Sonrada yükledik ama oynamaya gelince binbir dert desem yeridir :) Çoğu yer şifreli, istediğim pisti seçemiyorum. Bir tane açık gözüküyor diğerleri hep kilitli gözüküyor. Çift kişilik oyun ayarı nasıl yapılır, nerden yapılır belli değil. Birde oynamak için CD’yi tak diyor. Acaba ben mi yanlış kurdum? Velhasıl bir türlü beğenemedim ama kurcalaya kurcalaya belki çözebiliriz gibi. 0’dan yeni bir kariyer açmak nasıl öğrenerek görmem lâzım.. :)

Resimse şuan için kaldırılmış olan takip ettiğim bir blog adresinden, o da google’dan almış. (:

15 Haziran 2009 Pazartesi

Ayakkabı Aranıyor ? !

DSC00465 Ayakkabı aranıyor?! Halı saha maçı yapa yapa spor ayakkabımız patladı :) 1-2 maç daha ya idare eder ya idare etmez. Dün Kadıköy’ü gezdim, tozdum, eski aldığım yere gittim ama aynı ya da benzer aykakabıdan bulamadım :( Yazıcıoğlu İş Hanının karşısındaki otobüs duraklarının arka tarafındaki caminin arka sokağındaki(aynen Sema Hanımın tarifleri gibi oldu :p) bir ayakkabıcıda benzer ayakkabıyı buldum ama 40 numarası vardı denedim baktım sıktı :( Başka bir çeşidin 41 numarası vardı ama onunda çok beyaz rengi vardı. Hemen kirlenir diye  beyaz renkliyide almadım. Başka yerde de bulamadım. Bu tür ayakkabı satan, bilen, gören varsa yer söylerse sevinirim. 2 haftaya filan gidiş işlemlerim tamamlanıyor. Gitmeden yeni ayakkabı almam lazım :( Yandaki normal ayakkabı çeşidinden de bildiğiniz, gördüğünüz yer varsa onuda yazarsanız onuda değerlendirebilirim :) Çünkü o aykkabımıda çok sevdim :U En uzun süreli giydiğim ayakkabılarım :U Özellikle deri ayakkabım maşallah çok kaliteli çıktı.  Bana göre ilk günkü halinden halâ ödün vermiş değil.

14 Haziran 2009 Pazar

Go-Kart

Görüntü0176 Görüntü0177 Şu sıralar Go-Kart hevesim tuttu (: Geçtiğimiz hafta Carrefour’a gittiğimde aşağıda durakların oraya karting yarış alanı kurduklarını gördüm, çok heveslendim. Birde her akşam iş dönüşü şu Londra Camping yerini görmüyorum mu acayip içerleniyorum.. Rakibime ilk maçı yapacağım yer olarak eğer Londra Camping kapanmazsa burda yapalım derim ve burada yapmayı isterim :) Ama sonuçta nerede yapacak olursak olalım kask takmak şart :a

12 Haziran 2009 Cuma

Uçurtma Avcısı

ucurtmaAvcisi Uçurtma Avcısı diye başlık atınca Kaled Hosseini’nin Uçurtma Avcısı adlı kitabı aklınıza gelmesin. Kitap harikulâde bir kitaptı orası ayrı ama benim burda bahsedeceğim kendi uçurtmamız :) Aslında birçok olay yaşadım uçurtmayı aldıktan sonra ama ayrıntıya girmeyeceğim. Mahalle civarıda uçurtamayınca Çamlıca’ya çıkmaya karar verdim ve dün bir şekilde fırsat bulup çıkabildim. Ama geniş alan olunca güzel uçurturum dediğim uçurtmayı bir türlü havalandıramadık :) Alan geniş olsun rüzgâr olunca uçurturum ne var düşüncesi varken sıra uçurtma işine gelince hiçte dışardan gözüktüğü gibi olmadığı belli oldu. Yüksek yere çık olmuyor, koş olmuyor. Birde koşarken elinde eldiven filan yoksa ip elinide kesiyor. Bir öğrenebilsek çok güzel olacak sanırım ama bakalım nasıl öğreneceğiz. Acaba bir defada sahile filan mı gitsem :a Tecrübesi olup bir bilen varsa nasıl uçurtulacağını da biraz anlatırsa bilgilenmiş oluruz.. :)

26 Mayıs 2009 Salı

İşletim Sistemleri!

Bilgisayarıma sürekli kullanabileceğim bir işletim sistemi bulabilmiş değilim. Hangisini kullanacağımda bir türlü karar veremedim. Kısa bir Pardus Serüvenim oldu ama istemeden dönüş yapmak zorunda kaldım. Windows’u tekrar kurdum. Bir süre sonra Ubuntu CD’si ücretsiz olarak adresime geldiğinden bunun üzerine bende Ubuntu kurdum. Biraz zorlansam da sonuçta kurmuştum ama internete bağlanamadım. Bir türlü onu ayarlayamadım. Sonrasında bir ara bilgisayarı kapatıp açtığımda sistem açılmadı ve bende bunun üzerine tekrar xp’ye geçiş yapmak zorunda kaldım. İyi güzeldi ama bir zaman sonra sistem yine yavaşlamaya başladı. Bu sefer Windows Vista kurdum. Görsellik açısından çok güzel, cezbedici ama benim sistem özelliklerim bu işletim sistemi için çok düşük. Bu yüzden bir süre sonra çok fazla tıkanmalar yaşıyorum. Temmuz ayında Pardus 2009’un çıkarılması planlanıyor ve birçok yeni özelliğiyle yeni sürüm şimdiden methediliyor. Vista’nın sistemi böyle sömürmesine izin vermeyip yakında zannedersem tekrar xp kurulumu yapacağım :) Pardus 2009 çıkınca da tekrar onu yüklemeyi düşünüyorum. Keşke Linux ortamında Windows tabanlı programları da çalıştırabilseydik. O zaman zannedersem hep Linux kullanırdım :)

25 Mayıs 2009 Pazartesi

Finaller

lost-prisonbreak-heroes-terminator Finaller derken üniversitedeki Final Sınavları anlaşılmasın :) Çalışmadığımdan finallere girmeyi düşünmüyorum. Yandaki resimden de anlaşılacağı üzere izlediğim bazı dizilerin Finallerinden bahsediyorum. Bazılarının sezon finalleri verildi, bazılarınınsa gerçek finalleri verilerek diziye son verildi.

Eksiksiz izlediğim dizi Lost’tu. Onun çok şükür sezon finali verildi. Harikulâde bir dizi ve bu dizinin üstüne dizi tanımadığımı söyleyebilirim. Kurtlar Vadisi ile karşılaştırılacak olsa, Lost hayatıma daha sonra girmesine rağmen Lost’u tercih ederdim. Anlatmayla bitecek birşey değil Lost. O kadar ince ayrıntılar var ki hepsini yakalayabildiğim söylenemez. Böyle yorumlarda filan rastlayıp farkedebildiğim çok şey oluyor. Hele ki olaylar ve kişiler arasındaki bağlantıyı o kadar mükemmel kuruyorlar ki hayran kalıyorum. İlk başlarda TNT’de Türkçe dublajdan takip ederdim. Bir ara izleyemediğim hafta olunca internetten bularak izledim. İnternetten izleyince diğer bölümlerde mevcut olduğundan bir sonraki bölümde ne olduğunu merak ediyorsun hemen onada göz atıyorsun. Bir nefeste diğer bölümleri de bitiriyor insan :) 2010 Şubat, Mart ayları gibi 6. sezonu başlayacak ve yeni sezonla ilgili en küçük bir haberi bile merakla bekliyorum. Bu konuda nessinema adresini takip ediyorum ve kendilerine hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyorum.

Diğerler dizilerden Heroes da sezon finalini vererek tatile girdi ama ne zaman başlayacak o konuda bir bilgim yok. Heroes’un tatile girmesine sevindim. Çünkü bu diziler arasında Lost’tan sonra senaryo olarak en beğendiğim Heroes. Terminator final bölümünü vererek diziyi bitireli epeyce oldu. Açıkçası çok tuhaf bir finaldi ve bir şey anladığım söylenemez. Herhalde aniden bitirme kararı aldılar da öyle oldu. Prison Break’ın da sonu biraz tuhafıma gitti. Michael olaylar bittiğinde yaşıyordu, hatta ameliyat olmuştu hastalığı çoktan gitmişti ama ne oldu da öldü anlamadım yani. Bir bilen varsa anlatsa da benimde merakım gitse :)

Diğer dizilerim şimdilik devam ediyor. Aslında izlenecek çok şey var diye düşünüyorum ama hepsini izleyecek kadar da vaktim yok ki :) Onların hepsini izleyecek olursam ders çalışamam bir, kota aşımı olup yağlı bir fatura öderiz ki en büyük sorunda bu olur bu da iki :) Yazı başında kullanılan çalışma bana ait :)

22 Mayıs 2009 Cuma

Çanakkale Şehitlik Gezisi

Görüntü0125 Burdaki yazımda bahsettiğim gibi Çanakkale Şehitliğine sağ salim gidip geldik çok şükür. Mahkememizde sonuçlandı artık gezi düzenlensede gidemeyiz gibi ama başka alternatifler üretmek lâzım :) Güzeldi ve beğendim ama tek beğenmediğim yönü bir tane rehberin olması ve rehberi bulabilmek için ve takip edebilmek için konvGörüntü0147oyda durulacak yere konvoyun ön sıralarında varmak gerekli yoksa rehber anlatıp geçiyor. Anlatıp geçtikten sonra da sadece gezme ile oranın tadı çıkmıyor olayların yaşandığı yeri görerek dinlemek daha ayrı bir duygu katıyor insana :) Sadece 1 defa dinleyebildim rehberi, ilk durakta arabamız rötar yaprı 1 saat geçikmeli çıktık İstanbul’dan ondan ikinci durakta güzel yakaladık rehberide bulduk dinledik ama diğerlerinde bulamadım :) 20 konvoyluk yaklaşık 1000 kişilik bir guruba tek rehberin yetmeyeceği her haliyle belliydi yani :) Neyse sağlık olsun artık geleGörüntü0148cek kısmetleri değerlendireceğiz.

Gürpınar 80. Yıl Lisesi öğrencilerinin hazırlamış oldukları Oratoryo gösterimi en mükemmel programdı bence, öğrencileri ve öncülük eden Edebiyat hocalarını burdan tebrik ediyorum çok mükemmel bir gösteriydi. Bir kısmından sonrasını videoya aldım inşallah onları ilerleyen bir zamanlarda ekleyeceğim.

Gecenin 2 buçuğunda kalkıp ellerimizde ışıklı maşalelerle 57.Alay Şehitliğine doğru yürümekte ayrı bir duyguydu. Aslında çok yol yürüyecektik ama hava soğuktu ve yağış vardı o yüzden bir yere kadar otobüslerde ondan sonra yürüme indik aşağıya doğru. Otobüsten indiğimizde uykuya daldığımız yer değildi. Buraya nasıl geldik diye düşünürken, bir haberde hava şartlarından dolayı bir yere kadar otobüslerin getirdiği yazıyordu :) Yani işte böyle fotoğraf ve videoları inşallah başka zamana eklerim..

18 Mayıs 2009 Pazartesi

Baktı Salak

baktisalak One numara bir t-shirt :) Üzerinde anlamını bilmediğimiz birçok t-shirt çeşidine nazaran bunda Türkçe kelimeler kullanmışlar ‘Baktı Salak’. Yani ne diyeyim yazanı üstüme alınmadım ama baktım işte :) Bakmakla kalmadım görüldüğü üzere fotoğrafını bile çektim. :) Fotoğraf biraz kalitesiz gibi ama elimde olmayan sebeplerden dolayı böyle oldu. Bir kucağımda çocuk uyuyor bir elimlede diğer çocuğa sahip oluyordum eee onlara nazaran biraz yavaş yürüyünce mesafe açıldıkça açıldı. Şu soldaki çocuk önümüze gelmeseydi daha yakından yakalayacaktık ama malesef olmadı. Bende fazla diretmeyince pek kaliteli bir kare çıkmadı işte:)

16 Mayıs 2009 Cumartesi

Periyodik Cetvel

cetvel Bir defasında bahsetmiştim çok hoş bir periyodik cetvel buldum diye, işte o cevel bu :) Elementleri bilmediğim halde karikatür bulutlarındaki sözler bana eğlenceli gelirken bir Kimyager için daha eğlenceli, en azından gülümsetici olduğunu düşünmekteyim (:  Bunu asıl yapan kim bilmiyorum ama benim almış olduğum web adresi Kimya Kütüphanesi Eğlenceli Periyodik Cetvel başlığı :)

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Garip Usta

Görüntü0021 Genellikle yaz aylarında ablamların izne gittikleri süre zarfında sabahları en uğrak yerim Garip Usta Pastaneleri olur(Çünkü en yakın yer olarak burası var:). Onun haricinde de eğer sabah kahvaltı yapamadan evden çıkmışsam arada sırada uğrayabiliyorum. Poğaça(puaça değil poğaça:) ya da patatesli börek alırım ama patatesli böreklerinin içinde patates haricinde biber gibi bir şey koyuyorlar. O yüznden tadı bana pek hoş gelmediğinden böreklerini pek fazla tercih etmiyorum. Patatesli börek dediysem içinde ya sadece patates olacak ya da aşırıya kaçmamak kaydıyla çökelekte olursa tam benlik :) Annemin böyle patatesli çökelekli ‘lemis’lerinin üzerine başka bir şey tanımam. :) Bizim lemis diye tabir ettiğimiz yiyecek şehre inince ve bazı yörelerde börek adını alıyor :) Komşu Fırın’ımız olmasa da Garip Usta’mız var bizimde işte :P

12 Mayıs 2009 Salı

LİLYUM

Görüntü0011 Bu çiçekçiler neden sabah 7’de açılmazlar ki.. Hadi çiçekçileri geçtim bu sokakta çiçek satan kişiler neden sabah erkenden çiçeklerini satmaya başlamazlar ki.. İstemiş olduğunda hiç birisine ulaşamazsın ama istemediğinden peşinden ayrılmazlar.. Neyse bu konuda fazla söze gerek yok. Lilyum çiçeğini ilk defa duyanlar için çiçeklerin dilinde ‘Lilyum’ ‘Güven’(i) temsil ediyor/anlamına geliyor.. Lilyum çiçekçilik ise Üsküdar Bağlarbaşı Mh. Rum Mezarlığının karşısında rahatlıkla görebilirsiniz.. :)

Bahar Şenlikleri

Bahar gelip ara sınavlarda bitince üniversiteler Bahar Şenlikleri’ni yapmaya başlıyorlar genelde . Ama ben bu Bahar Şenlikleri’ndeki güvenlik şeklini beğenmiyorum! Nedenine gelince akşam konser zamanı bira/içki şişelerini kampüs içine sokuyorlar, zaten vasat olan güvenlik içeride daha da akıl almaz duruma geliyor! Sabah olunca yollardaki hele de konser alanındaki içki şişelerinin saymak mümkün değil! Ve gece yaşanan/yaşanmasına sebep olan diğer olaylarda cabası! Bunların bilinmesine ve görülmesine rağmen girişlerde ve kampüs içinde halâ buna bir çözüm bulunabilmiş değil. Bulacaklarını da zannetmiyorum ama görüp bakacağız artık. Şenlik afişlerinden bazılarında dikkatimi çekense İstanbul Üniversitesi’nin düzenlemiş olduğu konserlerde ücret talep etmezken Marmara Üniversitesi’nin konser için bilet talep etmesi dikkatimi çekenler arasında yerlerini aldılar. :)

İlk fotoğraf konserlerin yapılacak olduğu alan. Bu en iyi hali diyebilirim sabahları görmek istemezsiniz bu alanı :) İkinci fotoğrafta yörük çadırı şeklinde kurulmuş olan çay içme gözleme yeme yeri, üçüncü fotoğrafta langırtçıların oyun oynadığı alan var. Bu langırtçı her sene parayı kırıyor maşallah, langırt oynayan kişi sayısıda acayip fazla :) Dördüncü fotoğrafta gençlerin olmazsa olmazı olan aksiyon alanı :) Şu son fotoğraf yok mu son fotoğraf, ya üniversite öğrencisi zaten paraya ihtiyacı var bu arabayı nasıl alsın! Tamam içlerinde çok zengin olanları yok mudur? Haliyle vardır ama çoğunluğu göz önünde bulundurunca bu standın olmaması gerektiğini düşünüyorumda işletmecide reklemın iyisi kötüsü olmaz düşüncesindedir :) Ne diyelim hayırlı işler, hayırlı eğlenceler. Ben zaten Porsche alacağım onda gözüm yok hyr.

9 Mayıs 2009 Cumartesi

Çanakkale Gezisi

Bu sene yapılacak olan Çanakkale Gezisi ve Şehitlerini Anma Programı’na son anda gitme kararı verdim ve adımı ekledim :) En büyük eksikliğim cep telefonu haricinde fotoğraf çekebileceğim güzel bir makinamın olmaması :( İlgililere duyurulur ve her türlü bağış/yardım/emanet kabul edilir :a Çekeceğim fotoğrafları cep telefonuylada çekebilirim ama şarj problemi olacak o zaman, o yüzden ayrı bir şey olsa diye düşünüyorum. Olmazsa da iki telefonumuda götürüp sony ericson k750i’de hat takılı olur, zorunlu olmadıkça kullanmam. Nokia 6500s simkartsız kullanılabildiği için fotoğraf çekeceğim zaman çekerim daha sonra kapatırım epeyce idare eder gibi gözüküyor, biterse de k750i ile idare edebildiğim kadar devam ederim. Çok mu duygu sömürüsü yapıp kendimi acındırdım acaba :P

Fazladan bir şey gerekir mi, isterler mi diye düşünürken geçtiğimiz yılların etkinliklerinde;
Not: Geziye katılacak kişilerin yanlarında bulundurması gerekenler ;
Yağmurluk, kalın mont, el feneri, ıslak mendil, telefon şarj aleti ve cep telefonlarını.
şeklinde yazarak gerekenleri belirtmişler. Katılacaklara duyurulur :P  Hava o günlerde inşallah güzel olur. Çünkü gezecek olduğum zamanlar elimde fazla yük olmasını sevmiyorum. Soğuk olursa montuydu şuyuydu buyuydu olacak beni yavaşlatacak:( Bu senenin program ayrıntıları. Eski yıllarda yapılmış ziyaretle ilgili görüntülerden bulabildiklerimse (2004), (2007).

8 Mayıs 2009 Cuma

Hali Saha Futbol Mac(lar)i

Görüntü0068 Neden mi çoğul ? Çünkü her hafta minimum bir maça çıkıyorum (: En son 2005 de maç yaptığımı hatırlıyorum ?? Geçtiğimiz haftalarda yemekte oynayıp oynamayacağım sorulunca bende eğer alırsanız oynarım dedim ve kadroya girdim :) Gözlük takanların maç oynaması da biraz zor oluyor. Renkli formalar olur onları giyebilmek için bir tarafın gol yemesi gerekli ama onlar giyilmeden kim bizden kim karşı taraftan seçilemiyor :) Geçen hafta uzun aradan sonra ilk defa koşturunca biraz hamlık oluştu tabi. Bu hafta ama diğer haftaya göre daha iyiydi en azından ayağım topun ağırlığına alışmış oldu :)) Önümüzdeki hafta daha iyi olacağına eminim. Seyirci olarak bekleriz efenim. :) Mahkemem sonuçlanmadan biraz top koşturalım..

6 Mayıs 2009 Çarşamba

Gözlük ve Kulaklık

Yolda yürürken güneş gözlüklü, kulaklıklı bir tipin bana baktığını farkettim. Tam yanımdan geçerken “Gözlük var diye baktığını farketmediğimi mi sanıyorsun?” dedim. Gülerek şu cevabı verdi: “Kulaklık var diye duymadığımı mı sanıyorsun?” gozlukvekulaklik

Hani günün mesajlarında bazen bir şeylerde anlatılıyor ya, onların yerini tutabilecek bir mesaj bence. Evet evet (çal)abilirsiniz çünkü onun için yazıyorum (: :a Okudum okuyalı her aklıma geldiğinde bu yazı beni gülümsetir :) Resim Google’da aratırken bulduğum bir resim. Yazı ise Genç Beyin dergisi 83.Sayı 41. sayfadan alındı.

2 Mayıs 2009 Cumartesi

‘NEY’im

Görüntü0067

İlk ‘ney’im :) Nasıl oldu filan bilmiyorum ama bir heves ney tutkusu başladı bende. Web sayfalarından fiyatları konusunda olsun, seçim yapma konusunda olsun biraz bir araştırma yaptım sayılır. Almayı biraz daha ertelerdim gibi ama salı gecesi rüyama bile girdi :) Daha ses bile çıkarmasını bilmiyordum ama rüyamda gitmişim ney alacağım, alıyorum bir tane üflüyorum ses çıkıyor, bunun sesi güzel değil başka verir misin filan diyorum :) Öyle olunca bende çarşamba günü gidip ilk ney’imi aldım :)

Çarşamba ve Perşembe 5-10 dakika ancak elime almışımdır ses çıkarma denemesi yapmak için ama ses filan çıkartamadık. Web üzerindeki yorumlarda günde 2 saat çalışmak gerek filan yazıyordu :( Böyle olunca uzunca bir süre ses çıkartamam diye düşünürken, Cuma günü tatil olunca Neyzen Zeki Sözen hocamızın web sayfasındaki derslerden 1. derste yazdıklarını uygulayınca üfler üflemez ses çıkarmaya başladım :) Hiç bilgim ve dha önce bir tecrübem olmamasına rağmen dediklerini uygulayınca ses çıkartılabiliyor. Kendisine burdan çok teşekkür ediyorum ve bilmeyenlerinde buraya göz atmalarını tavsiye ediyorum. Daha 4 yaşındaki yeğenimin ağzına doğru şekilde yerleştirip üflemesini söylediğimde bile ses çıkartabiliyor. Yeterki denilenler doğru yapılsın :)

Ney’i nerden aldığıma gelince neyistanbul web sayfasından adreslerini alabilir ve krokilerinden rahatça ulaşabilirsiniz. İş Bankasının hemen yanında bir şarküteri var onun hemen yanında içeri geren bir kapı var, kapının yanlarında ney’leri görebilirsiniz :) Ben göredim ama şarküteridekilere sorduğumda içeri kadar beni götürerek gösterdiler, sağolsunlar çok sıcakkanlıydılar :)

Son olarakta fotoğraf üzerinde bir düzenleme yapacaktım ama ordaki oyuncaklar bana bir ney’i anımsattığı için hiç düzenleme yapmadan olduğu gibi ekledim :)

28 Nisan 2009 Salı

Takip Edilmek

Evet takip edilmek ama bu peşinden gitmek türünden bir takip değil :) Dün Metrobüs'te oturmuşum koltuğuma Genç Beyin dergimin okumadığım sayısını okuyarak ne gelene ne gidene bakıyorum. Merter'e aşağıya doğru giderken okuduğum sayfada karakterle ilgili makalede büyük puntolarla yazılmış bir söz var;
Her insanın 3 karakteri vardır: Belli ettiği, sahip olduğu, sahip olduğunu sandığı. <Alphonse Karr>
Zeytinburnu’da ineceğim için kalktım kapının yanına geldim ön tarafta bir bayan var cep telefonunu çıkartmış bir mesaj yazıyor diye düşünüyordum baktım ki(biliyorum ayıp bir şey başkasının telefonuna bakılmaz, kimsenin telefonunda gözüm yok ama gözüm ordan geçerken gördü işte :p) telefona 'Her insanın 3 karakteri vardır' yazıyor. Bunu görünce 'günün mesajı/mesajcıları' aklıma geldi :a
İkinci olarak otobüste 'Akşemseddîn'in İlginç Hayatı' ana başlıklı bir makale okuyorum. Otobüs dolu olduğundan arka kapının orda rahat bir şekilde yazıyı okuyorum. En alt basamakta duran kişi aşağıdan doğru arka sayfada yazılanları okuyor. İlgilisini çekmiş olacak ki gözlüğünü filan da düzelterek daha rahat okuyabileceği bir pozisyon alıyor :) Biraz okuyor ama tabi ben arka sayfayı çevirdiğim için okuması yarıda kalıyor. 'Buyrun isterseniz inene kadar okuyun. Ben daha sonra da okuyabilirim' demek geçti içimden ama sadece düşüncede kaldı..
Takip edilmek için ünlü olmak gerekmiyormuş, doğru tercih yapmak yeterli. :)

20 Nisan 2009 Pazartesi

Feshane Dünyası Çocuk Eğlence Parkı

Görüntü0023 Feshane Dünyası Çocuk Eğlence Merkezi güzel bir yer mi diye sorulacak olursa bence vasat :) Bu ikinci gidişim ama yazmak bugüne kısmetmiş. Vasatlıklarını sıralayacak olursak;
- En başta bir kere jeton fiyatları pahalı, 1 jeton 2,5 TL ! Carrefour’da daha ucuz en son gittiğimde 15 jeton için 20 TL ücret ödüyordun.
- İkinci önemli konu ise burda büyükler her şeye binemiyor :( Çarpışan arabalara bile bindirmiyorlar! Carrefour'da uçağından tutta aklına ne gelirse rahat bir şekilde biniyorlar kimse sen binemezsin demiyor :))
- Üçüncü sorun sıra diye bir şey yok çoğu bölümde! Bir çarpışan arabadan araba kapailmek için 5 defa mı bekledik 6 defa mı bekledik artık ben sayamadım :) Carrefour'da herkes binmek istediği şeyin sırasına giriyor, ne zaman ne gelecek tahmin edebiliyorsun.
- Şuan için aklıma gelip son sıralayacağım şeyse fazla seçeneğinin olmaması. Aslında var gibi ama bana göre fazla bir seçeneği yok :)
Hep olumsuz değil olumlu yönleri de var elbet :) Açık hava da olması çocuklar açısından büyük bir artı :)

Görüntü0027

Bu biraz adrenalin istiyor :) carpisanaraba Öyle çok korkulacak bir şey değil ama ani hareketler heyecanı artırır cinsten :)

Herkes boşalan arabayı ele geçirmek birbirini kolluyor :) Bazıları artık ele geçiremeyeceklerini anlayınca oturan birisi ile anlaşma yapıyor: ‘Sen kalkma, senden sonra ben bineceğim tamam mı??’ 

 

Görüntü0038 Görüntü0037 Bu küçük kız çocuğu çok hoşuma gitti :) Maşallah. herkes böyle eğlenirken bağırıp, çağırıp arabanın sağını solunu kurcalarken kendisi böyle kollarını bağlamış öylece oturuyordu :) Çok tatlı gözüküyordu(tekrardan maşallah.) Belli ki buna(zamperla) binmek istemiyordu ama annesi ya da babası bindirmiş, hoşuna gitmeyince de böyle durma kararı almışa benziyor. :)

Gitmek isteyen varsa Eminönü de Galata Köprüsü’nün hemen yanındaki otobüs durağından Feshane’den geçen otobüsleri sorarak gidebilirler. Benim aklımda olan aşağıda ön taraftaki peronlardan 99A Eminönü-Gaziosmanpaşa otobüsü gidiyor. Aynı şekilde Eminönü de İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin karşısındaki otobüs durağından Feshane’den geçen otobüsleri sorarak gidebilirler. Bir yol ise Metrobüs kullanarak Ayvansaray durağında inip aşağıya doğru yürüyerek gidebilirler.